Atasözü-Deyimler
Atasözü Tanımı:Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözlerdir.
Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir.
Atasözleri belli bir toplumun ve/veya bütün insanlığın yaşam felsefesidir. İnsanlarda bulunan sevgi, kıskançlık, bencillik, dostluk, düşmanlık gibi duygular evrenseldir. Bu nedenle bu duyguları yansıtan atasözleri de evrensel olarak kabul edilmektedir. Dünyada pek çok ulusun kullandığı atasözleri karşılaştırıldığında, bu atasözlerinin pek çoğunun aynı ya da benzer olduğu görülmüştür. Atasözleri evrensel değerler yanında bir ulusa özgü kültürel değerleri de yansıtır. Örneğin "Gözden ırak olan, gönülden ırak olur", "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur", "Vakit nakittir" gibi atasözleri evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. "Osmanlı, tavşanı araba ile avlar", "Türk'ün aklı aldadır" gibi atasözleri ise ulusaldır. Bunlara benzeyen atasözleri bir ulusun kültürünü yansıtır.
Atasözlerinin Konusu
Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. Türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşın Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu nedenlerle, atasözlerinde evrensel ve toplumsal düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.
Atasözleri ile Deyimler Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar
Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır. Genellikle bu ortak özelliklerinden dolayı atasözleri ve deyimler birbirine karıştırılır. Oysa her ikisini birbirinden ayıran bazı önemli özellikler vardır:
Deyimler bir anlatım biçimidir. Bir kavramı en güzel, en etkili biçimde anlatmayı amaçlar. Bu nedenle de deyimlerde, atasözlerinde olduğu gibi bir öğüt verme ya da bilgece sözler söyleme çabası yoktur. Attan inip eşeğe binmek, etekleri zil çalmak, ok yaydan çıkmak, bin dereden su getirmek gibi deyimlerde herhangi bir öğüt veya yargı yoktur. Ancak, "Ağaç yaşken eğilir", "Ne ekersen onu biçersin" gibi atasözlerinde hem öğüt hem de yargı vardır. Deyimlerde ise genelde öğüt ve yargı bulunmaz. Atasözleri ile deyimleri birbirinden ayıran en önemli özellik budur.
Cümle Biçimindeki Atasözleri ve Deyimler
Bazı deyimler cümle biçimindedir. Cümle biçiminde olan bu deyimlerde yargı vardır. Bu nedenle atasözleri ile karıştırılabilir. Dağ fare doğurdu. / Delik büyük, yama küçük./ Yorgan gitti, kavga bitti. / Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. gibi deyimlerde de yargı vardır, ama öğüt yoktur. Atasözleri ve deyimler arasındaki bir fark da değimlerin "öğüt" vermemesidir.
Atasözlerinin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1-Halkın düşüncesini anlatır.
2-Ulusaldırlar.
3-Kişinin ruhuna hitap ederler.
4-Kesin tavırlıdırlar.
5-İnandırıcıdırlar.
6-Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır.
7-Yalın sözlerdir,anlatımları açıktır.
8-Doğa olaylarının oluşunu bildirirler.
9-Ahlak aşılarlar,ahlaklı olmayı öğretirler.
10-Bir veya iki cümleden meydana gelirler.
11-Bir çoğunda mecaz vardır.
12-Atasözlerinde söz sanatları vardır.
13-Kelimelerin yerleri değiştirilemez.Değiştirildiği zaman değişik anlamlar ortaya çıkabilir.
14-Denenmiş sözler olduğu için doğruluğu herkes tarafından kabul edilir.
DeyimLer
Birden fazla sözcükten oluşmuş, bir kavramı karşılamak amacıyla kulllanılan ve bir durumu en kısa yoldan anlatıp, cümleye çekici anlatım özelliği katan, çoğu mecaz anlamlı kalıplaşmış söz öbeklerine "deyim" denir.
Türkçede kullandığımız deyimler şu özellikler taşırlar:
1. Birden fazla sözcükten oluşmuşlardır.
2. Çoğunlukla bir anlam kayması (mecaz) söz konusudur.
3. Cümle içinde anlatıma çekicilik kazandırır.
4. Deyim kalıbı aynen kullanılmalıdır.
a) Sözcüklerin yerini değiştiremeyiz.
b) Deyimi oluşturan sözcüklerin eşanlamlısını kullanamayız.
5. Deyimlerin arasına başka sözcükler girebilir:
Örnek:
Sen, ağzını hiçbir zaman hayra açmazsın.
6. Dilimizde kullandığımız deyimlerin çoğu "-mak/-mek" mastar ekiyle adlandırılan "Deyimleşmiş Bileşik Eylem"lerdir. Bu kurala göre deyimleri oluştururken kullanılan adlar, bazı ad çekim eklerini alarak kullanılabilirler.
Örnek:
El ayak çekmek. (mastar)
Deyimleri anlam ve biçim (kuruluş) yönünden iki grup altında değerlendirebiliriz:
1. Anlamlarına göre deyimler:
a) Gerçek anlamlı deyimler
b) Mecaz anlamlı deyimler
2. Biçimlerine (Kuruluşlarına)göre deyimler:
a) Tam yargı anlamı vermeyen deyimler
b) Tam yargı anlamı veren deyimler
1. Anlamlarına Göre Deyimler:
a) Gerçek anlamlı deyimler:
Bu gibi deyimler anlatıma güzellik katmak amacıyla kurulmuştur. Deyimi oluşturan sözcüklerin anlamı benzerlik (mecaz) anlamını düşündürmeden, kavramları olduğu gibi karşılayan kalıplaşmış söz öbekleridir.
Örnek:
Canı sağ olsun
b) Mecaz anlamlı deyimler:
Bu tür deyimlerde, kullanılan deyimin okuyu-cuya verdiği anlamın, gerçek anlamından farklı bir anlama büründüğünü görmekteyiz.
Mecaz anlamlı deyimlerde kullanılan sözcük-lerin ya biri ya da tümü gerçek anlamını yitir-miştir.
Türkçemizde bu çeşitteki deyimler gerçek anlamlı deyimlere nazaran daha çok karşımı-za çıkmaktadır.
Örnek:
Buz gibi soğumak
Beyninden vurulmuşa dönmek
2) Biçimlerine Göre Deyimler:
a) Tam yargı anlamı vermeyen deyimler:
Türkçemizdeki deyimlerin bazılarında sonunda eylem veya ekeylem yoktur. Bu tür deyimler tam yargı anlamı vermezler.
Örnek:
Göz ağrısı, cebi delik, yarım ağız, sofrası açık, gözü açık vb.
b) Tam yargı anlamı veren deyimler:
Bu türdeki deyimlere anlam yükleyebilmek için çekime girmeli veya cümle biçimindeki deyimler olmalıdır.
Çekime girecek biçimdeki deyimler "-mak/-mek" mastar ekiyle adlandırılan "anlamca bileşik eylem" özelliğindeki deyimlerdir. Bu tür deyimler değişik ad çekim ekleri kip ve kişi ekleri ile çekime girerler.
Örnek:
Babası bağırınca dut yemiş bülbüle dönmüştü.
Deyimlerin bir bölümü de benzetme istiare, mecaz-i mürsel kurallarıyla kalıplaşmıştır.
Örnek:
Dama taşı gibi oynatmak. (Benzetme)
Eli kolu bağlı kalmak. (İstiare)
Başını belaya sokmak (mecazı mürsel)